2020 yılında yaşanan iki büyük deprem sonrası gözler tamamen İstanbul’a çevrildi. Uzmanlar tarafından, İstanbul depreminin her an yaşanabileceğinin belirtilmesiyle endişe gün geçtikçe artıyor.
Türkiye’deki fay hatlarının olduğu yerlerde faylar tekrarlama sürelerini doldurdukları zaman büyük deprem ürettiğini söyleyen Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, fayın tamamının boydan boya kırılmadığını, kırıldığı yerde enerjiyi önemli ölçüde boşalttığını ama bir miktar enerjiyi de kırılmayan yere doğru transfer ettiğini ve o alanın kırılmasını öne çektiğini ve İstanbul depreminde en az 10 binlerce can kaybının yaşanacağını ifade ederek sözlerine şu şekilde devam etti;
“Özellikle Avrupa Yakası, kıyı kesimden içeriye doğru ilk 10 kilometrelik alan içerisindeki zemin, deprem yönünden gerçekten çok kötü durumda. Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre belirtilen zeminlere deprem dalgaları girdiğinde, özellikle S dalgaları denilen, yüzeye yakın, asıl sarsan, binaları yıkan, can ve mal kaybına neden olan dalgalar bu tür zeminlerde çok yavaş hareket eder. Yavaş hareket etmesi, binalara daha fazla yatay yük binmesi, o alanları fazla sallayarak yer ivmesinin artırması anlamına geliyor. Ayrıca o bölgeler içerisinde yer altı su havzalarımız fazla durumda. Bu nedenle sıvılaşma tehlikesi var. Dolayısıyla deprem dalgaları girdiğinde, zemin su gibi hareket edecek ve sağlam binanın durma ihtimali çok zayıf olacaktır. Avrupa Yakası maalesef bu tür zeminlerle dolu”
Naci Görür, fay hatlarına büyük stres yüklenmesi olduğunu, depremin en az 7.2 şiddetinde olacağını belirtti. Zarar azaltma çalışmaları olarak, altyapının, yolların, köprülerin, viyadüklerin, tünellerin, içme ve atık su şebekelerinin, doğalgaz şebekelerinin deprem güvenli olması, yapı stoğu ve çevre atığı çalışmaları, İstanbul ekonomisi artırım çalışması, risk analizleri yapılaması gerektiğini vurguladı.
Editör: Ceren Büyükyarın
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.
