Türkiye’de yılda ortalama 140 bin kişi felç geçiriyor. Felç geçiren kişilerin gecikmeden fizik tedaviye başlaması gerektiğini aktaran Doktor Takvimi uzmanı Fizyoterapist Ömer Sayma, felç hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor.
Beynimiz, vücudumuzun diğer bölümleriyle iletişim halinde olan nöron dediğimiz beyin hücrelerinden oluşuyor. Bu hücreler fonksiyonlarını yerine getirebilmek için oksijene ve kan yoluyla beslenmeye ihtiyaç duyuyorlar. Beynimize oksijeni ve ihtiyacı olan besinleri taşıyan damarlarda kan akışı azaldığında veya kesintiye uğradığında beyin hasarı gelişiyor ve bu durum felç olarak tanımlanıyor. Tıbbi açıdan iskemik ve hemorajik olmak üzere iki farklı felç çeşidi olduğunu söyleyen DoktorTakvimi uzmanlarından Fizyoterapist Ömer Sayma, araştırmalara göre her 10 felçten 8’i iskemik felç, geriye kalanının ise hemorajik felç olduğuna dikkat çekiyor. Fzt. Sayma, bu felç çeşitlerini söyle açıklıyor: “İskemik felç, damarların daralmasına neden olan ve kan akışını durma derecesine getiren plak yapılarından kaynaklanıyor. Bu felç çeşidinde tıkanıklık, belli bir zaman sonra giderildiği için geçici felç olarak tanımlanıyor. Eğer giderilmezse de ölümle ya da büyük engel durumlarına sebep olabiliyor. Hemorajik felç ise beyne giden damarlardaki kanama sonucu oluşuyor. Kan ile dolan bölümde şişkinlik ve baskı sonucu hücre ölümü gerçekleşiyor. Bu kanamaya travmalar, kazalar ve yüksek tansiyonun damarı yırtıp doku içine sızması da sebep olabiliyor. Bu felç türü daha nadir görülse de ölümcül olabiliyor.”
Çevrenizdeki insanların söylediğini anlayamamak, felç belirtisi olabilir
Felcin erkeklerde daha çok görüldüğünü, kişinin birinci derecede akrabalarında felç görülmüşse risk taşıyabileceğinin altını çizen Fzt. Sayma, felç vakalarının neredeyse yarısının, damarları zedeleyen, tıkanmasına ve patlamasına yol açan yüksek kan basıncı nedeniyle oluştuğunu söylüyor. Fzt. Sayma, düzensiz kalp atışı, şeker hastalığı (diyabet), yüksek kolesterol sigara ve alkol kullanımı ve aşırı hareketsiz yaşamın felce neden olan faktörlerin başında geldiğini belirtiyor.
Felç aniden geliştiği için belirtilerin önceden görülüp önlem alınmasının söz konusu olmadığını söyleyen Fzt. Sayma, “Bir anda gerçekleşen kafa karışıklığı ve etrafınızdakilerin ne dediğini anlayamama, her iki gözde veya birinde beliren bulanık görme kaybı, konuşma bozukluğu, bir omzu hareket ettirememe, yüzün bir bölgesinde aniden oluşan çökme, dudak düşmesi, göz kapağını kapatamama ve his kaybı felç belirtisi olarak sıralanabilir” diyor. Felç riskini azaltmak için düzenli doktor kontrollerinin yanında beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Fzt. Sayma, tansiyon ilaçlarının kendi başına bırakılmaması, stres kontrolünün öğrenilmesi, ağır olmayan düzenli egzersizlerin ve sağlık yaşam sürmenin çok önemli olduğunu da aktarıyor.
Felç geçiren hasta zaman kaybetmeden fizik tedaviye başlatılmalı
Yaşanılan rahatsızlığın felç olup olmadığını ve hangi bölgedeki sağlık sorunundan kaynaklandığını anlamak için uzman bir doktorla görüşülmesi gerektiğini belirten Fzt. Sayma, belirtiler görüldüğü anda en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi konusunda uyarıyor. İskemik felcin kan pıhtılarının damarları tıkaması sonucu görüldüğünden pıhtı giderici ilaçla; hemorajik felcin ise teşhise göre ameliyat ile tedavi edilebileceğini anlatan Fzt. Sayma, MR, anjiyografi, kan ve idrar testleriyle beyinde gerçekleşen hasarların rahatlıkla tespit edilebildiğine dikkat çekiyor.
Eğer hasta uygun koşullarda ise en erken süreçte fizik tedaviye başlanmasının çok önemli olduğunu belirten Fzt. Sayma, tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde açıklıyor: “Hastada yatmaya bağlı olarak yatak yaraları gelişebilir, bu enfeksiyona neden olur. Bunların olmaması için çarşaf altına serilen havalı yataklar, istirahat splintleri, temiz çarşaf ve yatak örtüsü çok önemlidir. Hastalar sonda kullanabilir, sondanın enfeksiyon üretmemesi için bakımı ve temizliği düzenli olarak yapılmalıdır. Hasta bilinçli ise yapamadığı hareketler belirlenmeli, hastaya yatak içi egzersizler ile dönüşler, hastayı yormayacak şekilde sık aralıklarla yaptırılmalıdır. Hastanın yatak içinden oturma pozisyonuna yavaş yavaş getirilmesi, vücut dengesinin tekrar kazanması sağlanmalıdır. Sonrasında yatak kenarında ayakta durma, denge egzersizleri, ağırlık aktarmaları çalıştırılmalıdır. Bu aşamaları da geçen hastaya yürüme egzersizleri başlatılmalıdır. Felç tedavisinde ilk zamanlarda kazanım daha yüksektir, zaman geçtikçe kazanım yavaşlamaktadır. O yüzden tembelliğe yakalanmamalı, mücadele ruhu her zaman yüksek olmalıdır! Felç, tedavisi olan ama tedavisi oldukça uzun süren bir rahatsızlıktır. Bu yüzden sabırlı olmalı, motivasyonu kaybetmemeli, istikrarlı ve inançlı şekilde ilerlenmelidir.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.