TÜSES’in Beyoğlu’nda yaşayan yabancı göçmenler özelinde odak gruplar ve derinlemesine görüşmelerle yapılan araştırması, göçmenlerin insani koşullarda yaşamadıklarını, sağlık hizmetlerine erişemedikleri için hem kendilerinin hem de toplumun risk altında olduğunu ortaya koydu.
TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım: İnsana yakışır, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşam göçmenlerin de temel hakkı. Popülist siyasete karşı mültecilerin temel insan haklarını, kentsel haklarını savunmak ve çözüm üretmek herkesin görevidir.
Türkiye Ekonomik Sosyal Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) için Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin katkısıyla Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Prof. Dr. Deniz Yükseker ve Dr. Esra Kaya Erdoğan’ın yaptığı “Hak Temelli Yerel Politika Bağlamında Beyoğlu’ndaki Göçmenler” başlıklı nitel araştırma, İstanbul’un çok yoğun göçmen barındıran Beyoğlu ilçesinde yaşanan sorunları ve tehditleri saptadı. Farklı göçmen grupları, mahalle muhtarları, STK temsilcileri, sağlık çalışanları ve gönüllülerle gerçekleştirdiği odak grup toplantıları ve derinlemesine görüşmelerle hazırlanan araştırma raporu, göçmenlerin insani koşullarda barınamadığını, sağlık hizmetlerine erişimlerinin yetersiz olması nedeniyle de halk sağlığının tehdit altında olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, göçmenlerin işgücü piyasasına yasal erişiminin olmaması kayıtdışı çalışmayı da teşvik ediyor. Kayıtsız ve düzensiz göçmenlerin çocuklarının örgün eğitime erişiminin olmadığının vurgulandığı raporda, özellikle kayıtsız Suriyelilerin çocukları arasında çocuk işçiliğinin yaygın olduğu belirtildi.
Raporda, tüm bu veriler ışığında yerel yönetimlerle merkezi idareye somut çözüm ve politika önerileri de sunuldu. Buna göre, ailelerinin statüsü ne olursa olsun göçmen çocukların temel eğitimden yararlanması, yine statüleri ne olursa olsun, göçmenlerin temel sağlık hizmetleri ve salgın hastalıklara karşı korunma (aşılama) ve tedaviye erişebilmesi gerekli. Rapor İstanbul’daki düzensiz göçmenler ve geçici koruma statüsünde olup ikamet yeri İstanbul olmayan mültecilerin İstanbul’da temel insani ihtiyaçlarına erişebilmeleri için ABD ve Avrupa kentlerinde uygulanan türde bir kentsel kimlik kartı uygulamasının geliştirilmesini, böylece göçmenlerle dayanışma içinde olan işyerlerini, sağlık kurumlarını, kültürel kurumları ve gönüllüleri bir ağ içinde bir araya gelmesini de önerdi.
Araştırma raporunun sonuçlarını değerlendiren TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım, “Kapsayıcı bir belediyecilik anlayışıyla, temel insan haklarını gözeterek, kentsel kamusal hizmetlerinin göçmenleri de kapsayacak şekilde tasarlanması olanaklı ve zaruridir” dedi ve şunları ekledi:
“Göçmenlerin temel sağlık hizmetlerine ulaşması, göçmen çocukların örgün eğitime erişimi, özellikle kadınlar ve çocukların belediye hizmetlerinden yararlanabilmesi için çok dilli hizmetlerin tasarlanması, yerel yönetimlerin kapsayıcı ve güvenli ortak kullanıma uygun kamu alanları oluşturması, yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşları arasında göçmenlere destek için işbirliği yapılması, yerel yönetimlerin göçmenlerin kültürel çalışmalarına kamusal alan açması şart. Yabancıları, özellikle de sayıları 3 milyon 600 bini aşkın Suriyelileri nefret objesi haline getirmek yaşadığımız sorunları çözmüyor! Bir çırpıda çözülmesi olanaksız bu mesele, sağduyulu biçimde ele alınmalı. İnsana yakışır, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşamın gereklerini de herkes için yerine getirmeliyiz. Düşmanca söylemler düşmanlık inşa eder. Popülist siyasete karşı mültecilerin mağduriyetlerini savunmak hepimizin insani görevidir.”
ARAŞTIRMADAN ÖZET SAPTAMA VE SONUÇLAR:
- Beyoğlu’nun Tarlabaşı gibi bölgelerinde on yıllardır metruklaşmakta olan konut stoku, İstanbul’a yeni gelen düzensiz veya yoksul göçmenler için barınabilecekleri bir alan yarattı. Ancak göçmenlerin oturduğu konutlar insani barınma koşullarını çoğu kez karşılamıyor.
- Bazı göçmen grupları ilçeye yerleşirken, transit göçmenler ve daha iyi çalışma ve barınma fırsatları arayanlar için Beyoğlu bir ‘bekleme odası’ işlevi görüyor.
- Beyoğlu’nda kamu kurumlarının bazı mahallelerdeki sosyo-mekânsal koşullara yönelik kayıtsızlığı da ilçede kayıtsız ve düzensiz göçmenlerin yerleşimini kolaylaştıran bir unsur.
- Beyoğlu’nda yoğunlaşan yeme-içme ve konaklama sektörleri ile küçük imalat sektörünün varlığını sürdürmesi, göçmenlere kayıt dışı çalışma olanakları sunuyor.
- İlçede turizmle birlikte öteden beri var olan seks ve uyuşturucu ticareti gibi sektörler de genç düzensiz göçmenlerin bir kısmını ilçeye çekiyor.
- Beyoğlu’ndaki göçmenlerin birçoğunun kayıtsız veya düzensiz olması, sağlık hizmetleri ile eğitim gibi temel haklara ve işgücü piyasalarına erişimlerini çok olumsuz etkiliyor.
- Kayıtsız ve düzensiz göçmenlerin çocuklarının örgün eğitime erişimi yok. Kayıtsız Suriyelilerin çocukları arasında çocuk işçiliği de yaygın.
- Göçmenlerin temel sağlık hizmetleri ve bulaşıcı hastalıklardan korunma ve tedavi hizmetlerine erişiminin çok yetersiz olması, halk sağlığı açısından da bir risk oluşturuyor.
- Beyoğlu’nda göçmenlerin hizmet alabildiği kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları sınırlı. Sivil toplum kuruluşları genelde Suriyelilere yönelik faaliyetler yürütürken, diğer göçmen gruplarına destek için oluşturulan sivil inisiyatifler mevcut.
- Suriyeliler dışındaki göçmen gruplarının kendi ülkelerinden gelenlerle yardımlaşmak için oluşturdukları enformel örgütlenmeler de var; ancak bunlar, sağlık, eğitim ve barınma konusundaki temel ihtiyaçları karşılamak için yeterli değil.
RAPORDAN ÖZET ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- Ailelerinin statüsü ne olursa olsun göçmen çocukların temel eğitimden yararlanması sağlanmalı.
- Statüleri ne olursa olsun, göçmenler temel sağlık hizmetleri ve salgın hastalıklara karşı korunma (aşılama) ve tedaviye erişebilmeli.
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Beyoğlu İlçesi için hazırlayacağı katılımcı strateji planı ve İBB ölçeğindeki stratejik plan, göçmenlerin mekândaki varlığını sadece sayısal olarak değil, değişken ve hareketli niteliği ile okuyabilecek bir metodolojiye sahip olmalı.
- İBB’nin geliştireceği bütün kentsel politikalar ve planlar, kentin bütün sakinlerini (yerli sakinleri ve göçmenleri, kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri, LGBTİ+ grupları) kapsayacak şekilde oluşturulmalı. Ulusal düzeyde yapılması gereken mevzuat değişikliklerinden bağımsız olarak, sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklara düzenli ve düzensiz göçmenler dahil herkesin erişimine yardımcı olmak için İBB, sivil toplum, kamu kurumları ve gönüllü oluşumlarla iş birliği yapmalı.
- İstanbul’daki düzensiz göçmenler ve geçici koruma statüsünde olup ikamet yeri İstanbul olmayan mültecilerin İstanbul’da temel insani ihtiyaçlarına erişebilmeleri için ‘İstanbullu Kimlik Kartı’ gibi bir uygulama üzerine düşünülmeli. ABD’de New York kentinde “New York City ID” (NYCID) adı altında uygulanan ve Avrupa’da iyi bir örnek olarak yaygınlaştırılmaya başlanan böyle bir kimlik kartı, göçmenlerle dayanışma içinde olan işyerlerini, sağlık kurumlarını, kültürel kurumları ve gönüllüleri bir ağ içinde bir araya getirme işlevini görebilir.
- Özellikle ikamet izni olmayan düzensiz göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimleri neredeyse mümkün değil. Bu nedenle, yerel yönetimler halk sağlığı konusunda sorumlulukları ve yetkilerinden de gelen meşruiyeti kullanarak bazı önlemler almalı ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde rol üstlenmeli.
- Farklı anadilleri olan göçmenlerin gerek temel insani ihtiyaçlarını karşılamada gerekse yerleşik toplumla ilişkilerinde temel engellerden biri de dil bariyeri. Dil bariyerinin aşılabilmesi için yerel kamusal destek mekanizmaları çok önemlidir. Özellikle ailelerinin ikamet kaydı olmadığı için okula kaydedilemeyen çocukların örgün eğitime erişebilmeleri ve çalışmayan kadınların dil öğrenme ve mesleki beceri kazanabilmeleri için yerel yönetimler destek mekanizmaları yaratmalı ve STK’larla işbirliği yapmalı.
- İstanbul’da ikamet eden göçmen sayısının kentin toplam nüfusu içinde geldiği yüksek seviye, kentsel kamusal hizmetlerin sunumunda bu hizmetlere kentin yeni sakinlerinin erişebilmesi için yeni mekanizmaları ve düzenlemeleri gerekli kılıyor. Bu kapsamda en önemli düzenleme, kent sakinlerinin belediye hizmetlerine dair bilgi alabilecekleri, başvuru ve şikayetlerini yapabilecekleri kanalların çok dilli hale getirilmesidir.
- Belediye hizmetlerinin çok dilli hale getirilmesinin yanı sıra göçmenlerin gerek kentsel hizmetlere erişim gerekse temel insan hakları ve temel insani ihtiyaçları açısından başvurabilecekleri kamusal başvuru noktaları mahalle ölçeğinde geliştirilmeli. İBB Göç Birimi, göçmenlerin yoğun olduğu ilçe ya da bölgelerde birimler ya da masalar kurulmalı. Muhtarlar göçmenlerle ilgili hizmetler hakkında düzenli olarak bilgilendirilmeli ve belediyelerle daha etkin temas ve bilgi alışverişinin kanalları oluşturulmalı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.