Fazla kiloların artık yaşam tarzı değişikliği ve egzersiz ile verilemeyeceği durumda aşırı kilolu obez hastalara cerrahi tedavi uygulamak gerekebilir. Cerrahi tedaviler obezite cerrahisi veya bariatrik cerrahi olarak adlandırılır. Tüp mide ameliyatı bir bariatrik cerrahi yöntemdir.
Obezite çağımızda giderek artan sayıda görülen ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Vücudun yağ oranının diğer bileşenlere oranla çok yüksek olması şeklinde açıklanabilir. Bununla birlikte her kilolu insan obez olmayabilir. Aşırı kiloyu ve obeziteyi tanımlamak için vücut kitle endeksi kullanılır. Vücut kitle endeksi kişinin kilosunun boyunun karesine oranıyla bulunur. Yani vücut ağırlığının alanına oranı olarak tanımlanabilir.
Bu değere göre vucut kitle endeksi 25-30 olanlar aşırı kilolu, 30-40 obez ve 40 üzeri morbid obez olarak tanımlanır.
Obezite bir hastalıktır ve sadece aşırı kilo durumu olarak değerlendirmek yanlıştır. Çünkü yağ oranının yüksek olması beraberinde birçok yüksek riskli hastalığa neden olur. Bu hastalıklara örnek olarak kalp damar rahatsızlıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, uyku apnesi, eklem rahatsızlıklarını verebiliriz.
Fazla kiloların artık yaşam tarzı değişikliği ve egzersiz ile verilemeyeceği durumda aşırı kilolu obez hastalara cerrahi tedavi uygulamak gerekebilir. Cerrahi tedaviler obezite cerrahisi veya bariatrik cerrahi olarak adlandırılır. Tüp mide ameliyatı bir bariatrik cerrahi yöntemdir.
Daha kompleks ve çok aşamalı laparoskopik bariatrik ameliyatların (biliopancreatic diversion with duodenal switch BPD-DS, Roux-en-Y gastric bypass LRYGB) ilk adımı olarak 2000 li yıllarda yapılan Tüp Mide (Sleeve Gastrectomy) ameliyatı daha sonra elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde ve komplikasyon oranlarının diğer kompleks ameliyatlara göre çok az olması nedeniyle, obezite tedavisinde kendi başına ayrı bir ameliyat olmuş ve şu anda yapılan obezite ameliyatlarının yaklaşık %60 ını oluşturmaktadır.
Tüp mide ameliyatı midenin, yaklaşık %80’nin cerrahi yöntemlerle çıkarılmasıyla, geride 150-200 cc mide dokusunun bırakıldığı ameliyattır. Bırakılan mide bölümü tüp şeklinde olduğu için bu şekilde isimlendirilmiştir. Aynı zamanda mide küçültme ameliyatı olarak da anılır. Tüp mide ameliyatları kapalı yani laparoskopik olarak yapılır.
Mide, yemek borusu ve on iki parmak bağırsağı ile birleştiği noktalardan kesilerek tüp haline getirilir. Hem mide hacmi küçüldüğünden hem de açlık hormonu olarak bilinen Ghrelin’in salgılandığı kubbe şeklindeki ‘’fundus’’ kısmı çıkarıldığından, ameliyat sonrası dönemde hastalar açlık hissetmeden rahatça kilo vermektedir.
Tüp mide ameliyatı laparoskopik ameliyattır ve ameliyat süresi yaklaşık 1-1,5 saattir.
Tüp mide ameliyatı sonrası hastalar çok fazla ağrı hissetmeden hızlıca iyileşme ve kilo verme sürecine girmektedirler. Özellikle ilk bir ayda çok hızlı şekilde kilo kaybı olmaktadır ve sonrasında süreç biraz daha yavaşlayarak bir yıla kadar devam etmektedir.
18-60 yaş arasında, ameliyata engel durumu olmayan, uygulanan egzersiz ve diyet programlarından fayda görmemiş ve belirli kriterlere uygun olan kişilerde cerrahi tedavi düşünülebilmektedir.
Vücut kitle indeksi 40 kg/m2 ve üzeri olan morbid obezler veya Vücut kitle indeksi 35 kg/m2 ve üzeri olup ek hastalığı olanlar (diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, yüksek kolesterol, eklem problemleri) ameliyat olabilirler.
Ameliyat planlanan hastaların alkol ve madde bağımlılığının olmaması, psikiyatrik açıdan stabil olması, ameliyat sonrası uzun süreli takip ve yaşam tarzı değişiklikleri açısından istikrar göstermesi de oldukça önemlidir.
Oluşabilecek önemli iki komplikasyon vardır. Geriye kalan mide bölümündeki stapler/dikiş hattında meydana gelebilecek açılmalara bağlı oluşan kaçak ve aynı hattan kanama olmasıdır.
Kanama olması durumlarında genellikle medikal tedavi ve bazen kan ürünlerinin takviyesi ile durum kendiliğinden düzelmektedir. Bazı hallerde ise endoskopik yöntemlerle müdahale etmek gerekebilmektedir.
Kaçak gelişmesi durumunda ise erken dönemde fark edilmesi önemlidir. Bu amaçla ameliyat esnasında kaçak testi yapılmakta ve ameliyat sonrası ilk gününde bu test yenilenmektedir. Kaçak olduğu saptanan hallerde ise genellikle endoskopik dikişler ve stent uygulaması yapılmaktadır.
Kanama veya kaçak olmasının birincil sebebi, midenin bölümünün kesilmesi esnasında kullanılan staplerlerin kalitesiz olmasıdır.
Bu sebeple ameliyatta kullanılacak ekipmanların hasta tarafından sorgulanması önemlidir.
Ameliyat sonrasında uzman bir ekip tarafından sürekli gözlem altında tutulursunuz. Ameliyat sonrası yaklaşık 5 saat sonra ayağa kalkıp yürüyebilirsiniz. Hatta yürüyüş yapmak kan pıhtılaşmasını önlemek ve ameliyat sırasında karında kalan gazların etkilerini hafifletmek için iyileşme aşamasında çok önemlidir.
Ameliyattan sonra normalde ağrı çok az olur ancak ağrı eşiği kişiden kişiye değiştiği için ilaçlarla kontrol edilebilir.
1 gün sonra radyolojik bir sıvı içirilerek karın bölgesinin röntgeni çekilerek herhangi bir kaçak olup olmadığına bakılır. Herhangi bir aksaklık tespit edilmediğinde ise su içmeye başlayabilirsiniz.
Toplam 3 gün hastanede kalınır. Bu sürede vücut serum ile beslenir. Hastaların kendi kendilerine sıvı alabilecekleri duruma gelmesi önemlidir. Çünkü ev ortamında serum kullanılamamaktadır. Ameliyat sonrası dehidrasyon muhtemel bir durum olabilmektedir. Dolayısıyla sıvı alımına dikkat etmek gerekir.
Taburcu öncesi operasyon sonrası süreç ile ilgili bilgiler verilecek, uyulması gereken kurallar, beslenme programı, kullanılması gereken ilaçlar ile ilgili bilgiler sonrası hasta taburcu edilir.
Ameliyat sonrası hasta hemen kilo vermeye başlar. Tüp mide ameliyatlarında genel olarak aşırı kiloların ortalama %60 kaybedilmektedir. Bu bazı hastalarda bu oran daha fazla olabilmektedir. Beslenme ve egzersiz ile bu oranın çok üstünde sonuç alınabilirken, eski alışkanlıklarına dönen hastalarda ise daha düşük oranlar gözlemlenmektedir. Dolayısıyla ameliyat bir başlangıçtır. Daha sonraki süreç hassasiyetle takip edilmelidir.
Belli bir süreçte kilo verme durabilir. Bu metabolizmanın değişen dış etkilere karşı kendini dengeleme süreci olarak (homeostaz) tanımlanabilir. Ameliyat sonrası süreçte hızla kilo verildiği için metabolizma adaptasyon sürecine girer. Bu genelde 6. aylarda görülebilir. Bu durum kilo kaybı platosu olarak (weight loss pletau) adlandırılır. Aslında bu durum normal diyet ve egzersiz ile kilo verme durumunda da gözlemlenmektedir. Böyle bir durumu aşmanın en kolay yolu bu süreçte dış etkenler tekrar değiştirilerek, örneğin egzersiz yapmayı arttırarak olabilir.
Ameliyat fiyatları, kullanılan bazı ekipmanların döviz kuruna bağlı olması, ameliyatın yapıldığı hastane ücretleri, hastanın diğer hastalıkları gibi etkenlere bağlı olduğundan sabit değildir. Obezite hastalığından kurtulmak için başarılı ve kaliteli hizmet almak istiyorsanız bize ulaşarak bilgi alabilirsiniz.
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.
Naylon fatura nedir sorusu ile sıklıkla karşılaşılmakta olup bu soruyu cevaplamak için Vergi suçları ve…
Sukhamed, engelli bireylerin yaşam kalitesini artırmaya odaklanmış geniş bir ürün yelpazesine sahip kapsamlı bir e-ticaret…
Ev dekorasyonu, sadece görsel bir estetik sunmanın ötesinde, bir evin ruhunu ve sahibinin kişiliğini yansıtan…
Yenilikçi dijital çözümler ve kullanıcı odaklı hizmetleriyle, web tasarımı, e-ticaret ve dijital reklam yönetiminde markalar…
İş dünyasına dair farkındalık yaratan EduTalks, 18 Kasım’da İstinye Üniversitesi’nde sektör liderlerini öğrencilerle buluşturuyor.
Akciğer kanserinin %90'ı sigaradan! Erken teşhis ve kişiye özel tedaviyle yaşam süresi artıyor.