Tiroid ve Guatr Hastalıklarında Beslenme Bilinci
Sağlıklı bir vücut fonksiyonunun sürdürülebilmesi için hormonal denge hayati önemdedir. Bu dengeyi yöneten organlardan biri olan tiroid bezi, vücudun metabolik hızını belirleyen tiroid hormonlarını salgılamakla sorumludur. Boynun ön kısmında, nefes borusunun hemen üzerinde yer alan kelebek şeklindeki bu küçük organ; büyüme, enerji üretimi, ısı dengesi, nörolojik fonksiyonlar ve hatta ruh hali üzerinde bile doğrudan etkilidir.
Tiroid bezinin çeşitli nedenlerle işlevini yitirmesi veya büyümesi sonucu ortaya çıkan hastalıklar halk arasında oldukça yaygın olup, özellikle kadınlarda daha sık gözlemlenir. Tiroid fonksiyonlarındaki bozulmalar yalnızca medikal müdahale ile değil; beslenme alışkanlıklarıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu yazıda, tiroid hastalıklarının tanı sürecinden tedaviye kadar olan yolculuğunu ve özellikle beslenme stratejilerini bilimsel temellere dayandırarak ele alacağız.
Tiroid bezi, endokrin sistemin en önemli parçalarından biridir ve esas görevi T3 (triiodotironin) ve T4 (tiroksin) hormonlarını sentezleyerek kana salmaktır. Bu hormonlar, vücut hücrelerinin enerji üretimini ve tüketimini doğrudan etkiler. Tiroid bezinin çalışması, beyindeki hipofiz bezinden salgılanan TSH (Tiroid Stimülan Hormon) tarafından kontrol edilir.
Tiroid hormonlarının yetersiz üretildiği durumdur. En yaygın nedeni Hashimoto tiroiditi adlı otoimmün hastalıktır. Bu durumda bağışıklık sistemi tiroid dokusuna saldırır ve zamanla bezin yapısını bozar.
Klinik belirtiler:
Tiroid hormonlarının aşırı üretildiği tablodur. En sık nedeni Graves hastalığıdır. Metabolizma hızlandığı için kişi hızla kilo kaybedebilir.
Klinik belirtiler:
Tiroid bezinin büyümesiyle karakterize edilen bir durumdur. Hormon üretimi normal, az veya fazla olabilir. Guatr; iyot eksikliği, otoimmün nedenler, nodüller ya da tiroid kanseri gibi birçok faktöre bağlı gelişebilir.
Tiroid hastalıklarının tanısında başlıca yöntemler şunlardır:
Tiroid bezi, hormon üretimi sırasında iyot, selenyum, çinko, demir gibi mikrobesin öğelerine bağımlıdır. Ayrıca bazı besin maddeleri, tiroid hormonlarının sentezini, emilimini ya da yıkımını etkileyebilir. Bu nedenle, tiroid hastalarının beslenme düzeni rastgele planlanmamalı; hastalığın türüne, şiddetine, kullanılan ilaçlara ve bireysel özelliklere göre şekillendirilmelidir.
Metabolizma yavaşladığı için bazal metabolik hız düşer. Bu nedenle kalori alımı kontrol altında tutulmalı, ancak katı kısıtlamalardan kaçınılmalıdır. Aksi halde metabolizma daha da yavaşlayabilir.
İyot eksikliği, hipotiroidiyi ağırlaştırabilir. Ancak Hashimoto tiroiditinde aşırı iyot alımı otoimmün aktiviteyi tetikleyebilir.
Anti-TPO düzeylerini azaltabilir.
Tiroid hormon sentezinde yer alırlar. Demir eksikliği, tiroid ilacı emilimini de azaltabilir.
Hashimoto hastalarında gluten intoleransı daha sık görülmektedir. Glutenin eliminasyonu bazı bireylerde semptomları hafifletebilir.
Lahana, brokoli, karnabahar, turp gibi sebzeler goitrojenik özellik taşır. Pişirildiklerinde bu etkileri azalır. Çiğ tüketimleri sınırlandırılmalıdır.
Artmış metabolik hız nedeniyle enerji ve protein gereksinimi yüksektir. Kas kaybı, iştah azalması ve kilo kaybı önlenmelidir.
Hücre yıkımına karşı koruma sağlar. A, C, E vitaminleri, polifenoller açısından zengin bir diyet önerilir.
Hipertiroidi, kemik rezorpsiyonunu artırabilir. Osteoporoz riski yükselir.
Hipertiroidide iyot alımı kısıtlanmalıdır. İyotlu tuz, deniz ürünleri sınırlı tüketilmelidir.
Tiroid ilaçlarının etkinliğini artırmak için şu kurallara dikkat edilmelidir:
Tiroid hastalıklarında yalnızca ilaç tedavisi yeterli değildir. Hastalığın yönetimi, bireyin yaşam tarzı ve özellikle beslenme alışkanlıklarıyla doğrudan ilişkilidir. Unutulmamalıdır ki, doğru tanı kadar kişiye özel ve bilim temelli bir beslenme planı da tedavinin başarısında etkili olur.
Günümüzde birçok birey, tanı aldıktan sonra internetten kopyalanmış listelerle ya da kulaktan dolma bilgilerle beslenmesini düzenlemeye çalışmakta ve bu durum bazen hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle, tiroid hastalıklarında mutlaka bir diyetisyen desteği alınmalı, her birey için özel bir plan oluşturulmalıdır.
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynak: Bihaber.TR köşe yazarı Melina Ezgi Tosun
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.
Spor salonuna düzenli gidiyorsun, antrenmanlarını aksatmıyorsun, ter döküyorsun… Ama aynaya baktığında veya tartıya çıktığında beklediğin…
Markaların itibarlarının en hassas olduğu ve kamuoyu algısının hızla değişebildiği anlarda devreye giren hayati yönetim…
Modern iş dünyasında, şirketlerin başarısı sadece finansal kârlılıkla değil, aynı zamanda çevreye ve topluma karşı…
Küreselleşen dünyada akademik bir diploma sahibi olmak artık tek başına yeterli bir kriter sayılmamaktadır. Öğrenciler…
Bir markanın profesyonelliğini, değerlerini ve pazar nezdindeki ayırt ediciliğini ilk bakışta yansıtan görsel ve sözel…
Kreatin, spor dünyasında tartışmaların merkezi hâline gelen supplementlerden biri… Birçok kişinin spor rutinine başlamadan önce…