Atatürk Kültür Merkezi içinde yer alan AKM Müzik Platformu sergi mekanıyla kültürel coğrafyamızın ve Türkiye’nin müzik mirasının izlerini sanatseverlerle birlikte sürüyor. “Bizdeki Dünya Dünyadaki Biz” sergisi sanatseverleri bekliyor.
Müzik kültürünün tanınması ve yaygınlaştırılması amacıyla Atatürk Kültür Merkezi içinde açılan “Müzik Platformu”; Türkiye’nin müzik mirasını ve kültürlerarası etkileşim örneklerini klasik Batı Müziği üzerinden kesitlerle paylaşıyor. Sanatçı, uzman, araştırmacı ve bilim insanların danışmanlığında oluşturulan koleksiyon ve hazırlanan anlatımlar; Türk müziğinin sahip olduğu geniş yelpazeyi öne çıkarıyor. İki kata yayılan AKM Müzik Platformu’ndaki sergide Türk ve Dünya Müziği arasındaki etkileşime dikkat çekilirken Türk Müziğinin temel enstrümanlarına ve seçkin ustalarının hikayelerine yer veriliyor.
Bizdeki Dünya, Dünyadaki Biz
Müzik Platformu’ndaki “Bizdeki Dünya Dünyadaki Biz” sergisinde Antik Yunan mitolojisinde anlatılan en eski müzik yarışmalarından birine ev sahipliği yapan Anadolu’nun; sosyal, kültürel ve siyasal nedenlerle farklı ülkelerle kurduğu ilişkilerine tanıklık edilirken, farklı coğrafyalara ilham olan müzikal mirası anlatılıyor. Anadolu, Asya ve Akdeniz kültürlerinin yanı sıra Türk ve İslam kimliklerinin, ayrıca Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Avrupa ile kurulan ilişkilerin Türkiye’nin müzik mirasındaki etkileri sanatseverle paylaşılıyor.
Bitkiler ve Hayvanlar Türk Çalgıları İle Notaya Dönüşüyor
Kökleri Orta Asya’ya dayanan Türk Çalgıları kısmında Türklerin yayıldığı coğrafyada görülen çalgılarla birlikte Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği geleneği içerisinde ortaya çıkan; vurmalı, üflemeli, açık telli, mızraplı ve yaylı çalgılardan oluşan 148 enstrüman, 41 kişisel eşyadan oluşan koleksiyon yer alıyor. Uygurların dutarı, Özbeklerin nayı, Kırgızların kumuzu, Kazakların dombrası, Azerilerin aşık sazı, Anadolu’nun bağlaması; Orta Asya’daki kopuzdan Balkanlar’daki kobzaya değin Türk çalgıları üzerinden değişimin izleri sürülüyor.
Tarih boyunca doğadaki malzemelerin; çalgılarda kullanılarak müzik tarihinin vazgeçilmez bir parçası olduğu koleksiyonda görülüyor. Perküsyon çalgısı kaplan su kabağı bitkisinin kurutulmuş çanağının alt yüzeyi açıldıktan sonra deri gerilmesi ile yapılırken, Orta Asya’da kullanılan sıbızgı isimli üflemeli çalgı ile akraba olan sipsi kamış bitkisinden yapılıyor. Burdur Sagalassos arkeolojik kazılarında bulunan Anadolu’da 2000 yıllık geçmişe sahip dilsiz üflemeli çalgı çığırtmanın yapılışında kartal kemikleri kullanılıyor. Kartal kemikleri 1 ay boyunca kül ya da toprağa gömülü bekletildikten sonra süt ile kaynatılıyor ve ses delikleri açılıyor.
Sergide ayrıca tüm enstrümanların atası olarak bilinen ve ok- yay sesi ve formundan ilham alınarak yapılan ses kutulu tek telli bir enstrüman bulunuyor. Kaplumbağa kabuklarından yapılan lir ve hayvan toynağından yapılan ıklığ enstrümanları ise ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Ziyaretçiler sergide günümüzde tel ve metal kullanılan enstrümanların geçmişte hayvan bağırsağı kullanılarak yapılmış versiyonlarını da görme şansı yakalıyor.
Şaman kültürünün vazgeçilmez bir parçası olan Kam / Şaman Defi ise Türklerin Tanrı ile ilişkilendirdikleri kutsal kayın ağacından yapılıyor. Her şamanın kendi kimliği ile özdeşleştirdiği defi üzerinde; güneş, ay, yıldızlar, gök kuşağı, şimşek, at, geyik, dağ keçisi, hayat ağacı gibi sembollerle anlam dünyası yansıtılıyor. Eğer kam definden ses gelirse kamın ruhunun geldiğine inanılıyor. Orta Asya halklarının at üzerinde ve savaşlarla geçen destansı yolculuğunun sesi olan ve Orta Asya’nın bilinen en eski müzik aleti olarak kabul edilen çetigenin (yatugan) 7 perdeli oluşu ise hüzünlü bir efsaneyi günümüze taşıyor. Soğuk hava koşullarında 7 çocuğunu kaydeden bir çobanın, oğullarının ruhunu yaşatmak adına 7 adet ağacı oyarak diz üstünde ve parmakla çalınan Çetigen’i yarattığına inanlıyor. Çetigen (yatugan) kanun enstrümanının atası olarak kabul ediliyor.
Aşık Veysel’den Leyla Gencer’e Ustalara Saygı
AKM Müzik Platformu “Ustalara Saygı” köşesinde, Türkiye’de uzun bir geçmişi olan Klasik Türk Müziği, Türk Halk Müziği ve Klasik Batı Müziği gelenekleri içerisinde üreterek dünyaya açılmış veya bu müzik türlerinin kurumsallaşmasında önemli bir rol oynamış sanatçılara yer veriliyor. Köşede; besteci, etnomüzikolog ve eğitimci Ahmet Adnan Saygun; besteci, ses sanatçısı ve hekim Alaeddin Yavaşça; halk ozanı ve düşünür Aşık Veysel, 20. Yüzyıl opera dünyasına damgasını vuran “La Diva Turca” Leyla Gencer; geleneklere bağlılıkla birlikte yenilik arayışlarını yansıttığı, günümüzde halen seslendirilen yüz civarında eser besteleyen besteci ve ses sanatçısı Münir Nureddin Selçuk, ud ve viyolensel virtüözü, besteci, ressam Şerif Muhiddin Targan’a ait özel eşyalar sergileniyor. Belli aralıklarla, farklı usta sanatçıların hikayesine yer verilmesi planlanıyor.
Müzik kültürü aracılığıyla öğrenmenin ve sosyalleşmenin merkezi olması amaçlanan Müzik Platformu, Pazartesi hariç haftanın her günü saat 10:00 -18:00 arasında ziyaretlere açık.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.