Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, partisinin gündeme dair görüş ve önerilerini düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuyla paylaştı.
Gündeminin birinci sırasında Kanal İstanbul bulunan Özcan, “Proje demeye bin şahit isteyen bir planla, ülkenin üzerine çökmenin derdindeler” ifadelerini kullandı.
Kanal İstanbul’un daha maliyetinin bile bilinmediğini belirten Özcan, “Yaptıkları açıklamalar 15 milyardan başlayıp 75 milyar dolara kadar gidiyor” dedi.
Serkan Özcan’ın açıklamalarından bazı satır başları şu şekilde:
Aslında aklı başında herkes biliyor ki, bu proje gerçekleşmeyecek. Yok “gemi geçecek”, yok “gelir getirecek” falan, hepsini atın bir kenara! Bu iktidar farkında mı bilinmez ama bu sözde “lüks emlak projesi”ni gerçekleştirecek ne kaynağımız ne de siyasi ve toplumsal moralimiz var.
PERİNÇEK BİLE “BU PROJE CİNAYET” DEDİĞİNE GÖRE…
Bu iş medya kuruluşuna kamu bankasından 750 milyon dolar peşkeş çekmeye benzemez. Bankaların bu işe finans sağlayacak takati falan yok! Perinçek bile “Bu proje İstanbul için cinayet” dediğine göre, Çin de bu işin içinde yok. Kimsenin de sokağa atacak parası yok! Onlar da çok iyi biliyorlar ki “inadına” sözleri, siyasi bir yaklaşımdan öte bir anlam taşımıyor. Yaptıkları açılışın bile Kanal İstanbul’la bir alakası yok. Bütün şov, artık geri dönülemez bir siyaset üzerine kurulu. Bunca kutuplaştırmanın ardından nasıl çark edebilirler ki bu çarpık siyasetlerinden? Kendi kendilerini zaten büyük bir kıskaca soktular. Bir de adını “çılgın proje” koymuşlar! Asıl çılgınlık sizin bu siyasetiniz!
ERDOĞAN KOCA ÜLKEYİ LONDRA’DAKİ MAHKEME İLE TEHDİT EDİYOR
Peki ya şu “söke söke” meselesi nedir? Neden sayın Erdoğan “üst akıl” gibi konuşuyor bir soralım kendimize! Neden ülkenin Cumhurbaşkanı, Türkiye devletinden alacaklı bir bankanın ana sermayedarı gibi konuşuyor? Neden, alacaklı yabancı bir şirketin CEO’su gibi cümleler kuruyor. Dün “Vatandaşın cebinden tek kuruş çıkmayacak” diyorlardı; Şimdi giderayak “söke söke” tahsilatlar yapılacağından bahsediyorlar. Bir yanda korku, diğer yanda itiraf var, farkında mısınız? Sadece kendilerinin yerli-milli olduğunu iddia eden şu siyasetçilerin haline bakar mısınız? Hem “bu projeler torunlarımızın hayatlarını bile ipotek altına aldı” diyen bizleri haklı çıkarıyorlar; hem de koca ülkeyi Londra’daki bir mahkemeyle tehdit ediyorlar.
ERDOĞAN’IN KURDUĞU CÜMLELERİ IMF BİLE KURMAMIŞTIR!
Şu sözüm ona yerli ve milli iktidarın kurduğu cümlelere bakın. Bu cümleleri borçlu ülkelere IMF bile kurmamıştır bugüne kadar. Resmen diyor ki: “Ben gidiyorum, arkamda size devasa bir borç bataklığı bırakıyorum, bu borcu da sizden söke söke alırlar”. “Faiz lobileri”, “üst akıl” diye adres verdikleri Uluslararası kuruluşlara ve bankalara sırtlarını dayamışlar, “Biz gitsek bile, ortaklarımız olan müteahhitlerin paralarını tıkır tıkır ödemek zorundasınız” demeye getiriyorlar! “Uluslararası hukuka uyun” telkinini kendisinden bu derece şevkle duymak da çok manidar doğrusu! Yok öyle yağma sayın Cumhurbaşkanı. Biz de hem ulusal hem de uluslararası hukuktan bahsediyoruz! Biz de zaten yetimin-yoksulun, gencin, yaşlının sofrasına uzanan ellerden bahsediyoruz.
ÖNÜMÜZDE KENYA VE ÖZBEKİSTAN ÖRNEKLERİ VAR!
Şu cümlelere bakar mısınız? Diyor ki sayın cumhurbaşkanı: "Yatırımcıları tehdit ediyorlar, bu ne terbiyesizliktir, devletlerde devamlılık esastır". Boğazımıza çökecek bir projeye “Nefes Borusu olacak” diyor. O milyonluk evlere kimler talip olacaksa, “Bir kentsel dönüşüm” mucizesi olacağından bahsediyor. Bir dakika sayın Cumhurbaşkanı, o işler öyle olmuyor. Bakın size tane tane izah edelim. Müteahhitlerinize yapılacak ödemeleri garanti altına aldığınızı zannettiğiniz ve sırtınızı yasladığınız Tahkim sadece tahsilat işine bakmıyor. Önümüzde Kenya ve Özbekistan örnekleri var mesela. Kenya’nın dürüst yöneticileri, usulsüzlükleri uluslararası tahkime götürmüş ve haklı bulunmuş! Mesele sizin iddia ettiğiniz gibi kreditörleri korkutmak falan değil, halkımızı gerçeklere uyandırmak! Bu ülkenin sokağa atılacak 5 kuruşunun dahi olmadığını dünya aleme ilan etmek! Bu ülkenin sizden sonra artık bir çiftlik gibi yönetilmeyeceğini dünyaya duyurmak! Yandaş kayırmacılığın tasfiye edildiğini, artık muhataplarının bir hukuk devleti olduğunu, şeffaflık ve denetime tabi bir sistemin kurulduğunu, dosta düşmana ilan etmek! Kısacası Mesele; halkın paralarının "yanlış hesap” ve yolsuzluk yoluyla, fahiş ödemelere gittiğini ortaya koymak! Tahkim tam da buna yarıyor aslında. Yani tahkim, eğer fahiş hesaplamalar yapılmışsa bunları düzeltmeye, gerçek ve adil değeri ortaya çıkarmaya yarıyor. İnceleme yapacak bilirkişiler yoluyla bunu sağlıyor. Bir köprüye adil değeri mi biçilmiş, yoksa ayaklarına beton yerine altın mı dökülmüş, 3-5 misli yatırım masrafları mı çıkarılmış, hepsi ortaya çıkıyor. Mesela yarın o tahkim vesilesiyle, 3.havalimanında toplam tadilatlar yoluyla çekilen kıyakların 5.5 milyar dolar olduğu ortaya çıkacak. 3.köprüde ekstra tadilatla sağlanan kıyağın 4 milyar dolar olduğu, şehir hastanelerinde ekstra kira süresinin 5 yıl olduğu, toplam taahhütlerin nasıl olup da 142 milyar doları bulduğu ortaya çıkacak. Ve o gün geldiğinde bugün zengin ettiğiniz, 7 ceddi doyurulmuş o müteahhitler avucunu yalayacak! Hak etmedikleri tek bir kuruş dahi kendilerine ödenmeyecek! Hukuk böyle buyurduğu için, devlet ciddiyeti ve toplumsal ahlak böyle gerektirdiği için olacak bunlar sayın Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla, hangi babayiğit gelip bu paraları “söke söke” tahsil edecekmiş, günü geldiğinde göreceğiz!
İKTİDARA GELDİĞİMİZDE ENSELERİNDE BOZA PİŞİREREK SORACAĞIZ
İktidara geldiğimiz gün bugüne kadar yapılmış havalimanından köprüye, otoyoldan şehir hastanesine kadar, ne kadar gerçek değerleri aşan ödeme varsa, asıl biz onları söke söke geri alacağız! Bitmedi; İsrail’den 3 milyon dolara alınan yazılımı, 50 milyon dolara devlete sattığı iddia edilen faillerin peşini bırakmayacağız. Marmaris Kumlubük’te yaratılan 3 milyarlık rant alanının hesabını soracağız, Büyükşehir Belediyelerindeki arsa arazi rantından, Milletin cebine cebelleş olanların haram lokmalarını söke söke geri alacağız! “O arabayı keşke kendi paramla alsaydım” diye itirafta bulunan danışmanlarınıza hesap soracağız. Sizlerin sormaktan fellik fellik kaçtığı o soruları, enselerinde boza pişirerek biz soracağız!
SİZ BU VATANDAŞIN VARINI YOĞUNU ALMAYA YEMİN Mİ ETTİNİZ?
Biliyorsunuz, sayın İçişleri Bakanı müjde vermeyi seviyor. Ama o daha çok, müjdeleri herkesten önce vermeyi seviyor. Hobisi bu. 1 ay evvel “Temmuz’da ekonomimiz şahlanacak. Almanya, Amerika bizi kıskanacak” demişti hatırlıyorsunuz. İşte dün Sn. Soylu’nun müjdelerinin ilk adımı gerçekleşti. Elektriğe 15 zam geldi. Böylelikle elektrik fiyatları son 3,5 yılda tam 122 zamlanmış oldu. Bitmedi, elektriğin üzerine bu kez de 12 ila 20 arasında değişen doğalgaz zammı geldi. Enflasyon hedefinin yıllardır 5 olduğu bir ülkede, tek kalemde elektrik ve doğalgaza 15 zam yaparsanız, kim inanır sizin enflasyonla mücadelenize Allah aşkına? Siz vatandaşın varını yoğunu söke söke almaya yemin mi ettiniz? Bir sorun bakalım bu ülkede şu yaptığınız elektrik ve doğalgaz zammı kadar, maaşına zam alan çalışan, işçi, emekçi var mı? Ne verdin ki ne istiyorsun?
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Bağımsız, yeni nesil, tarafsız haber ve haberciliğin en üst noktasında yer alan habergezgini.com ile Türkiye’nin ve dünyanın gündemini takip edebilirsiniz.