1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Depreme maruz kalanların yüzde 20'si travma ile mücadele ediyor

Depreme maruz kalanların yüzde 20'si travma ile mücadele ediyor

featured
depreme-maruz-kalanlarin-yuzde-20si-travma-ile-mucadele-ediyor.jpg
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ani ve beklenmedik zamanlarda meydana gelen şiddetli depremlerin travmalara yol açabildiğini belirten uzmanlar,  depremi yaşayan insanların yüzde 20’sinin Travma Sonrası Stres Bozukluğuna (TSSB) yakalandığını ifade ediyor. Travma sonrası stres bozukluğunun kadınlarda 2-3 kat fazla görüldüğüne dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, deprem sonrasında travma yaşayanlarda sürekli gergin hissetme, yalnız kalmaktan ve eve girmekten korkma gibi etkiler görüldüğünü vurguluyor. Şentürk, kişinin yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkileyen durumlarda mutlaka bir uzmana başvurulmasını tavsiye ediyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, depremlerin yol açtığı ruhsal travmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. 

Beklenmedik olaylar travma oluşturuyor

Kişinin hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok durum ve olaylar olabildiğini ancak bunların tümünün ruhsal travma oluşturmayacağını ifade eden Dr. Erman Şentürk, “Bir olayın ruhsal travma yaratabilmesi için kişinin çok yoğun korku, dehşet veya çaresizlik hissi içinde olması gerekiyor. Aynı zamanda kişinin kendisinin veya yakınlarının da ölüm ve yaralanma tehlikesini yaşaması ya da hissetmesi değerlendirme açısından önemli bir kriter. Sel, deprem, yangın gibi birtakım doğal afetler travmalara yol açabilir. İnsan eliyle yapılan savaş, işkence, tecavüz, kazalar, trafik kazaları, iş kazaları, beklenmedik ani ölümler, ciddi ve ölümcül hastalıklara yakalanma gibi durumlar da ruhsal tramvaya daha fazla yol açıyor. Ruhsal travma sonrasında iki psikiyatrik durum çok fazla gözlemleniyor. Bunlardan biri Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), bir diğeri de depresyon” dedi.

Bu belirtiler depresyonu işaret ediyor

Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, depresyonda yoğun bir mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik, keyifsizlik, hiçbir şeyden keyif almama, eskiden severek yaptığı şeylere ilgi duymama, geleceğe dair herhangi bir plan ve program yapmama, yoğun bir enerjisizlik hali, uyku ve iştah değişikliklerinin de çok sık gözlemlendiğini söyledi.

TSSB uzun yıllar sürebiliyor

Toplumda ruhsal travma yaşayan pek çok kişi olduğunu ancak bir kısmında travma sonrası stres bozukluğu geliştiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Travma sonrası stres bozukluğu uzun yıllar sürebildiğini ve ciddi iş gücü kaybına yol açabilen bir rahatsızlık olduğunu söylemek mümkün. Yapılan çalışmalar depremi yaşayan insanların yüzde 20’sinin travma sonrası stres bozukluğuna yakalandığını gösteriyor. Bazı kişilerde bu duruma daha yatkınlık olabiliyor veya bazı kişiler bu duruma daha dayanıklı olabiliyor. Bizim için kimlerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanacağı ya da kimlerin daha uzun süre bu durumu yaşayacağını önceden bilmek çok kolay olmuyor ancak bununla ilgili birtakım sinyaller ve belirtiler bulunuyor” dedi.

TSSB kadınlarda 2-3 kat fazla görülüyor

Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, yapılan araştırmaların kadınlarda travma sonrası stres bozukluğunun erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görüldüğünü ortaya koyduğunu söyledi. Dr. Erman Şentürk, “Geçmişte farklı bir ruhsal travma yaşayanlar, geçmiş öyküsünde ruhsal hastalık geçirmiş olanlar, yakınlarında psikiyatrik rahatsızlık bulunan kişilerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanma ihtimalleri daha fazladır” ifadelerini kullandı.

Deprem geçmişi olanın yatkınlığı daha fazla oluyor

Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, ‘Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmışsa etkileri de bir o kadar fazla ve uzun süreli oluyor’ uyarısında bulundu ve “Örnek olarak depremde yakınını kaybeden bir kişi, kaybetmeyen bir kişiye göre ya da evi hasar gören kişi, evini kaybeden kişi bu durumları yaşamayan kişilere göre, en kötüsü de enkaz altında kalan kişi, kalmayan kişiye göre ruhsal travmayı daha şiddetli yaşayabildiği için travma sonrası stres bozukluğuna yatkınlığı daha fazla oluyor” diye konuştu.

Yalnız kalmak korkutuyor

Olayın olduğu yere gitmemek, olayın olmamış gibi yaşanmaya çalışılması gibi kaçınma davranışlarının travma sonrası stres bozukluğuna daha çok sebep olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Özellikle depremden sonra kişilerde evin içerisinde yalnız kalamama, sürekli bir yakınının yanında olması ihtiyacını hissetme, yakını evin dışına çıktığında kendisini çok huzursuz ve gergin hissetme, evin içine girmek istememe, akrabalarına gitme çok sık gözlemlediğimiz belirtiler arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Etkilenme durumuna göre farklı tedaviler uygulanıyor

Travma sonrası stres bozukluğu tedavisine ilişkin de değerlendirmede bulunan Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Burada en önemli durum, kişinin travmadan ne derecede etkilendiğidir. Travmadan çok az etkilenen, hayatını eskisi gibi sürdürebilen kişilerde bilgilendirme genel olarak yeterli oluyor. Travmadan daha çok etkilenmiş, belirtileri yaşayan ancak işine devam edebilen kişilerde danışmanlık veya çok kısa süreli bir psikiyatrik tedavi yaklaşımı yeterli olabiliyor. Travmadan ciddi anlamda etkilenen ve ciddi belirtiler yaşayan ancak yine de işini iyi kötü sürdürebilen kişilere psikiyatrik tedaviyi öneriyoruz. Yine burada da danışmanlık önemli bir rol oynuyor” dedi.

Depresyon eşlik ediyorsa ilaç tedavisi şart…

Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, travmadan ciddi anlamda etkilenen ve ağır belirtileri olan kişilere psikiyatrik tedavi önerildiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı: 

“TSSB belirtilerine depresyon da ekleniyorsa kesinlikle ilaç tedavisini öneriyoruz. İlaç tedavisinde daha çok antidepresan tedavisi uygulanıyor. Aynı zamanda birtakım anksiyolitik tedavileri de eklenebiliyor. İlaç tedavilerinin yanı sıra aynı zamanda terapilerin de etkili olduğunu biliyoruz. Özellikle bilişsel davranış terapi adını verdiğimiz terapi yöntemi bu sürecin daha kolay atlatılmasında kişilere yardımcı oluyor.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir