Categories: Sanat

Çevirmeni Murat Tanakol’un gözünden Kurmaca ve Eleştiri

"Çeviri süreci her zaman yazarın çevirmenle gizli sırlarını paylaştığı bir deneyime dönüşür. Biri ötekinin hayallerini başka bir dile aktarırken, o hayalleri besleyen dünyayı da görmeye ve tanımaya başlar. Çevirdiği kurmacadan yola çıkıp, yazarın beslendiği dünyaya açılan kapıyı görünce başını uzatıp şöyle bir kolaçan etmeye niyetli çevirmeni, bir bakıma Harikalar Diyarı'ndaki Alis, yazarı ise ona bu hikâyede yol gösteren alışılmadık yaratıklar -saatli tavşan, konuşan fare, bilge tırtıl- olarak düşünebiliriz.

Böylece çeviri giderek bir macera hâlini alır ve yazarla çevirmen arasında öyle bir sırdaşlık doğar ki, bazen okurun fark etmesinin mümkün olmadığı bir detay, o değil de bu sözcüğün kullanımıyla sırdaşlığın alametifarikasıymış gibi sadece o ikisine göz kırpar. Hem de nispet yapar gibi çoğu kez okurun altını çizdiği cümleyi daha yukarıdan gören bir cümlenin içinde kurulduğu yerden bakarak.

Benim için Kurmaca ve Eleştiri'nin çevirisi büyük ölçüde yukarıda anlattığım türden bir macera oldu. Daha önceki maceralarımdan farkı, yazar Ricardo Piglia'nın sürekli hareket hâlindeki düşüncesinden kaynaklandı. Birlikte yürüdüğümüz sırada bir pınardan su içmeye hasret kaldığını söyleyip ilk gördüğü çeşmeye ağzını dayamışken, ben de şöyle bir gerinmek için daha arkamı döner dönmez birdenbire onun ilerideki köşede kaybolduğunu görüyor ve peşinden koşturunca, az önce son derece mantıklı konuşan o adamı hayali bir mızrakla yel değirmenlerine saldırırken buluyordum.

Şimdi bunları anlatırken kendimi Don Kişot'un şişko seyisi Sancho Panza gibi hissediyorum. Adam deliydi, çünkü yel değirmenleri dev boyutlarındaydı. Belki o, at üzerinde olduğu için bunu fark etmiyordu ama ben onları hem eşeğin üzerinden gördüğüm hem de boyum ondan kısa kaldığı için gerçek birer dev olarak görebiliyordum. O zaman da kaçmak istiyor ama onca zamanlık yol arkadaşlığımızın hatırasına ihanet etmekten korkuyordum.

Sonunda ikimiz de ağır yaralar aldık. Onun mızrağı yel değirmenine takılıp onu yerle bir ettiği için, ben ise onu kurtarmaya çalışırken havada debelenen çizmelerinin sert tadını fazlasıyla aldığım için. Bazen gücendiğim, bazen de onunla birlikte yol almaktan büyük keyif duyduğum sevgiyle dolu bir yolculuk oldu.

Bu aralar onun gibi olmaya özendiğim anların çokluğuna hayret ediyorum. Ama boyum ondan daha kısa olduğu için devler bana daha bir devmiş gibi görünüyor. Bu yüzden cesaretimin de onunkinden kısa kaldığının farkındayım. Fakat çevirmenleri deli eden kitap yazma aşkı nereden geliyor sanıyorsunuz?.."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Recent Posts

Spor Yapıyorum Ama Neden Gelişemiyorum?

Spor salonuna düzenli gidiyorsun, antrenmanlarını aksatmıyorsun, ter döküyorsun… Ama aynaya baktığında veya tartıya çıktığında beklediğin…

19 saat ago

Kriz İletişimi Nedir? Etkili Kriz İletişimi İçin 10 Altın İpucu

Markaların itibarlarının en hassas olduğu ve kamuoyu algısının hızla değişebildiği anlarda devreye giren hayati yönetim…

19 saat ago

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Nedir? Etkili Kurumsal Sosyal Sorumluluk İçin 10 Altın Öneri

Modern iş dünyasında, şirketlerin başarısı sadece finansal kârlılıkla değil, aynı zamanda çevreye ve topluma karşı…

1 gün ago

Almanya’da Üniversite Okumak: Kariyerinize Avrupa İmzası Atın

Küreselleşen dünyada akademik bir diploma sahibi olmak artık tek başına yeterli bir kriter sayılmamaktadır. Öğrenciler…

2 gün ago

Kurumsal Kimlik Nedir? Etkili Kurumsal Kimlik İçin 10 Altın İpucu

Bir markanın profesyonelliğini, değerlerini ve pazar nezdindeki ayırt ediciliğini ilk bakışta yansıtan görsel ve sözel…

3 gün ago

Kreatin Kullanmalı mıyım? Saç Döker mi? Ne Zaman Alınmalı?

Kreatin, spor dünyasında tartışmaların merkezi hâline gelen supplementlerden biri… Birçok kişinin spor rutinine başlamadan önce…

3 gün ago